12 Şubat 2016 Cuma

Doğuda olaylar var. Peki ya sonra?


Basın-yayın organlarında yeteri kadar anlatılması yasaklanan, insanlık suçu kapsamına giren, insanın kanını donduran olaylar oldu Türkiye'de.Ülkenin Kürt olduğunu unutmak istemeyen şehirlerine askerler, tanklar, korucular, her türlü özel harekat ve adı kaydı olmayan timler girdi.Evler talan oldu, kadın, erkek, yaşlı, çocuk yüzlerce insan öldü. Kendine modern lafını uygun görmüş hiçbir ülkede olmayan olaylardı bu yaşananlar.Ve ne yazık ki bu olaylara Kürtler ve az sayıdaki bazı aydınlar dışında tepki gelmedi.Bu tepkisizlik durumu daha da vahim bir hale getiriyor.
Aslında olanlar, devletin Kürtler için bunca yıldır söylenen safsataları tekrarlama gereği duymasındandır."Türkiye Türklerindir. Vatan ve millet tekdir. Türküm de çok yaşa, yoksa git, nereye istersen! Bu işi ancak silah çözer." gibi cümle ve düşünceler tekrar şekillenmekte.En son, bu düşünceleri kaldırıp dostluk şiarıyla yola çıkan Akp bu şiarının işe yaramayacağını düşünmüş olmalıdır ki tekrar malum zihniyet hortladı.Bunca zaman bunca olaydan sonra bile milliyetçilik halen çok rahat bir şekilde uyanabiliyor.Ve uyanmış bu milliyetçilik ile devlet resmen oynuyor, kullanıyor.Ancak bu da vardır ki artık halklar milliyetçilikten sıkıldı. 

Çatışmalardan büyük yara alan tarafta devlette bulunmakta.Bunu ileri ki günlerde görmek mümkün olacaktır. Bunun yanı sıra Kürt halkı devletten de iyice uzaklaştı.Politik anlamda güçlenen kürt gençliği artık gerek siyasi alanda gerek eline silah almada iş görmekle birlikte arafta kalmış bu milletin gözünü büyük devletlerin desteğine diktiği belli. PKK'ninde baharla birlikte yeni bir eylem sürecine gireceğini görmek için profesör olmaya gerek yoktur. Yani Kürtlere ve Türkiye'nin diğer halklarına savaş seçeneği sunuldu. Başka seçenek olmadığı izlenimi yaratılmak istendi.Arada kalmış Kürt milletinin Türkiye'de, Irak'ta, Suriye'de elde ettiği kazanımlarda vardır. Tarihte hiçbir zaman olmadığı kadar güçlü bir etnik bilinçlenme yaşanıyor. Bölgede çıkar çatışması içinde olan süper devletlerde Kürt kartının öneminin farkına vardılar.Bundan dolayıdır ki Abd ve Rusya Pyd'yi resmen paylaşamıyor. Türkiye ise bu payidarlığa engel olmaya karşı çıkmaya çalışmasına rağmen bir şeyi değiştirememekte. Dolayısı ile Kürt Sorunu'nun silah gücü ile çözülemeyeceği gerçeği artık çok daha güçlü bir şekilde karşımızda durmakta.Şimdi düşünün bakalım. Bu durumda, varsa çocuğunuzu çıkacak bir savaşa gönderir misiniz? Oysa muhtemel diğer bir seçenek daha var. O da Türkiye'nin gerçekliklerini kabul edip, yeni bir ortak yaşam manifestosu oluşturulmasıdır. Kürtler ve eminim Türkiye'nin diğer halkları da buna hazır. Bu hedefe yönelik demokratik eylemlere katılmak, görmezden gelinen bu olayları görmek, ses vermek, yapılan katliamlara hayır demek gereklidir.

Eğer bu olmaz ise hepimizin kendini aptalca bir savaşın içinde bulacağı günlere yakınızdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder